ABDULLAH CEVDET DÜŞÜNCESİNDE HÜMANİST TAVIR
Özet
Kökleri 'insan her şeyin ölçüsüdür' diyen Protagoras'a kadar çıkan, insanı en yüce değer olarak gören ve hadiseleri doğaüstüne başvurmadan rasyonel zeminde açıklamayı esas alan hümanizm, özellikle Rönesans ve sonrası dönemde önem arzetmiş bir akımdır. Onun için bu akım, Eski Yunan'ın etiki, sanatı ve felsefesini dikkate değer bulmuştur. Tanzimat sonrası Osmanlı Devleti, Batı'yı sistemli şekilde anlamaya çalışmış, bir takım kurumlar batılı tarzda inşa edilmeye başlanmıştır. Cumhuriyet dönemi hümanizmi ve aydınlanmasında II. Abdulhamid dönemi siyaseti bu açıdan önemlidir. Birinci Dünya Savaşı sonrası ulus devlet yapısının da etkisiyle İslam toplumları arasında hümanistik bakış açısı ile kimi önemli düşünce insanları gündeme taşınmıştır. Bu çalışmada Cumhuriyet dönemi hümanizm hareketine katkısı noktasında Abdullah Cevdet'in düşüncesine yer verilmiştir. Hümanizm hareketinin Ortaçağ ve antik Yunan düşüncesiyle ilgisi göz önünde tutularak sözü edilen akımın benzer yönleri Cevdet'in düşüncesinde aranmıştır. Abdullah Cevdet'in yaşamı ve yapıtları dikkate alındığında onun, Cumhuriyet dönemi hümanizm hareketinde öncü kişilerden olduğu görülür. Bu itibarla Cumhuriyet dönemi aydınlanma ve hümanizmini daha iyi anlamak için Cevdet'in din ve akıl, Doğu-Batı düşüncesi sentezi, siyaset ve yeni ahlak anlayışı ile ilgili hümanistik tavrı incelenmeye değer bulunmuştur Humanism which is based on explaining events in the rational ground without recourse to the supernatural and see humankind as the highest value, and its roots goes back to Protagoras who says ‘man is the measure of all things’, is an important movement especially in Renaissance and after. Hence, this movement considers Ancient Greek’s ethics, art and philosophy as remarkable. The Ottoman Empire after the Tanzimat Reforms sought to understand the West systematically, and some institutions started to construct in a Western style. The politics of Abdulhamid II period thus is significant from this point in the Republican period of humanism and enlightenment. With the effect of nation state structure after World War I some man of thought in the Islamic societies came to the fore with humanistic viewpoint. This study deals with the thought of Abdullah Djevdet in terms of its contribution to the humanist movement of the Republican period. We look for, in Djevdet’s idea of Westernization, the similarities between humanism movement and the medieval and ancient Greek thought departing from a determination of the basic elements of the relation between them. We conclude that, a consideration of his life and works show that Djevdet, who is one of the prominent representatives of Radical Westernization, is among the forerunners of humanist movement in the Republican period and that consequently his thought is valuable in this regard
Kaynak
Felsefi Düşün - Akademik Felsefe DergisiCilt
0Sayı
9Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr/makale/TWpZek1qazNOdz09https://hdl.handle.net/20.500.11857/2424
Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [624]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [1037]